Tenisin, spor olarak değilse bile, oyun olarak geçmişi 12’inci yüzyıla kadar uzanmaktadır.
Tenis, Fransa’da doğmuş, ancak tüm popülaritesini İngiltere’de kazanmıştır.
“Lawn” (çim) tenis, yani modern tenis, 1873’lü yıllarda İngiltere’de popüler olmaya başlamış ve bu popülarite Wimbledon tenis turnuvasıyla birlikte büyük bir hızla artmıştır.
Osmanlı’da tenis, İngiliz Levantenler tarafından 1800’lü yılların sonlarında İstanbul’da oynanmaya başlamıştır.
İstanbul Moda’da oturan ve genellikle ticaretle uğraşan İngilizler, bu yeni, popüler, ilgi çekici sporu, İzmir Bornova’da oturan Fransız ve İtalyanlarla birlikte Osmanlı topraklarında ilk oynayanlar olmuşlardır.
İngiltere’den başlayarak tüm dünyada çok hızlı bir gelişim gösteren, kralların, aristokratların ve zenginlerin yaptığı spor olarak öne çıkan tenis, Osmanlı’da da kısa zamanda ilgi çekmiş ve popülaritesi hızla artan etkinliklerden biri olmuştur.
İstanbul Moda’da oturmalarına rağmen tüm eğitimlerini İngiltere’de sürdüren İngiliz ailelerin çocukları, tenis kültürünü İstanbul’a taşıyan en önemli spor elçileri olmuşlardır. Onların oynadığı tenis, İstanbul’da ilgiyle karşılanmış, kısa zamanda çok sayıda seyirci bulmuştur.
O yıllarda İstanbul’un en gözde sayfiye mekanı olan Tarabya, batılı yaşamın en önemli merkezlerinden biriydi. İstanbul’da bulunan elçiliklerin yazlıkları, zenginlerin köşk ve yalıları Tarabya’daydı.
Tarabya ayrıca, Avrupalı misafirlerin konuk edildiği, yabancı sanatçı ve seyyahların ağırlandığı otellerin bulunduğu, iskelesi ve iskele önündeki caddesi, özellikle akşam üstleri tanınmış simalarla dolan, tam bir piyasa yeriydi.
İşte bu ortamda, İstanbul’da yaşayan İngiliz Levantenler, Tarabya’da bulunan Summer Palace otelinin arka bahçesindeki korulukta yer alan iki kortta, adı “Challenge Cup” olan bir tenis turnuvası düzenledi.
Turnuvanın som gümüşten olan kupaları Londra’da ünlü bir gümüş atölyesine yaptırıldı.
Bu turnuvada üst üste 3 yıl şampiyon olan tenisçiye, yerine yenisini koyması şartıyla verilen kupalar, çiftler ve tekler için ayrı ayrı dizayn edilmişti.
Turnuvayı kazanan tenisçi kupayı sadece o yıl muhafaza edebiliyor, ertesi yıl organizasyona teslim ediyordu.
1900 yılında İngilizlerin Tarabya’da başlattıkları bu turnuvanın ilk yıllarında, İngiliz ve Fransız Levantenlerin yanı sıra sefaret çalışanları, turnuvaya katılanların çoğunluğunu oluşturuyordu. Öğrenimini yurt dışında yapan Türklerle, bu sporu İstanbul’da seyrederek ve oynayarak tecrübe kazanan az sayıda Türk tenisçi de katılımcılar arasında yer alıyordu. Turnuva kısa zamanda İstanbul’da çok önemli bir etkinlik haline geldi. O yıllarda çıkan gazeteler bu turnuvaya büyük yer ayırıyor, İstanbul’da başka hiçbir etkinliğin bu kadar kısa sürede, bu kadar popüler olmadığından söz ediyordu. Turnuvanın ünü giderek artıyordu.
Osmanlı’nın Wimbledon’ı olarak benimsenen “Challenge Cup”, her yıl merakla beklenilen bir tenis turnuvası haline gelmişti. 1978 yılında “1001 Temel Eser” serisinden yayınlanan Dorina L.Neave’in kaleme aldığı “Eski İstanbul’da Hayat” adlı kitapta bu konu şöyle anlatılıyor.
“Milletler arası turnuvaların sürdürüldüğü günlerde, sabah yediden itibaren Summer Palace otelinin tenis kortları oyuncular ve seyretmeye gelenlerle dolardı… Türkler hiçbir zaman tenis oynamaya cesaret edemez ama çoğunlukla maçları seyretmeye gelirlerdi…
Akşamüstüne doğru, kibar bir kalabalık, tenis kortlarında toplanırdı… Ne var ki kimsenin maçla ilgilenmediğini fark ederdim. Spor yapan bir kaç kadın ve erkek dışında, seyirciler ikram edilen çayı içerler, birbirlerini süzerler ve aralarında çene çalarlardı.”
Yazarın söz ettiği gibi Türklerin turnuvaya katılma konusunda cesaretsizliği söz konusu değildi. Ancak şampiyon olmaları konusunda sıkıntı vardı. Turnuvaya katılanlar arasında en tecrübeli tenisçiler İngilizlerdi. Doğal olarak da ilk yıllardaki tüm şampiyonluklar İngilizlerin oluyordu. Ta ki 1924 yılına kadar.. 1924 yılında Suat Bey (Subay) , İngiliz partneri E.Whitall ile birlikte İngiliz W.Seager ve C.Binns çiftini yenerek bu turnuvada şampiyon olan ilk Türk tenisçi oldu.
O yılların ünlü dergisi “Spor Alemi”, Suat Bey’i elinde kazandığı kupa ile kapağına taşıyordu.
Yazları tenis, diğer zamanlarda da orta saha oyuncusu olarak futbol oynayan Suat Bey, 1919-1923 yıllarında Galatasaray, 1923-1924 yıllarında da Fenerbahçe futbol takımında forma giydi.
1915’li yıllardan itibaren Türk tenisçiler Suat Subay, Sedat Erkoğlu, Vahram Şirinyan, Zeki Rıza Sporel, Mehmet Karakaş, İbrahim Cimcoz, Tevfik Taşçı, Sait Selahattin, çeşitli yıllarda bu turnuvaya katılan isimlerdi.
1930’lu yıllara kadar İngilizlerin hakimiyetinde geçen turnuva, bu yıllardan itibaren İngilizlerin çekilmesiyle Türk tenisçiler arasında oynanmaya başladı.
“Challenge Cup”, 1970’li yılların sonuna kadar devam etti.
Yazılar
- GÜLÜMSETEN ANILAR (20)
- TENİS SÖZLÜĞÜ (30)
- TENİSİN İÇİNDEN (23)