Los Angeles 1984. Olimpiyat oyunları.
Ankara’da görevliyim.
Türkiye ile Los Angeles arasında 10 saatten fazla saat farkı var. Orada gündüz, burada gece ya da tam tersi.
Bir ekip, akşam geliyor ve sabaha kadar yarışmaları banda kaydediyor. Diğer ekip sabah geliyor ve kayıt bantlarını önceden verilen süreye göre montajlıyor.
O gün boks montajı yapıyorum.
Bandı bitirdim ve yayına teslim ettim. Öğleden sonra bant yayına girdi. Ben de başka montajlarla, kayıtlarla ilgileniyorum.
Bir ara teknisyen arkadaşlardan biri geldi.
“-Abi” dedi. Boks yayınını izliyordum. Amerikalı boksör, Tunusluyu ilk iki raunt fena dövdü. Ancak 3. rauntta Amerikalı boksör duruyor, rakibi İspanyol oldu.
“-Nasıl olur?” dedim.
“-Bilmem abi, olmuş işte” dedi.
“-Emin misin” dedim.
“-Eminim , dikkatle izliyordum.” dedi.
“-Yayın bitince bandı tekrar izleriz.” dedik.
Yayın bitti. Bandı yeniden izledik. Doğru söylüyordu. Ben başka bir maçın 3. raundunu eklemiştim.
Neyse ki, boksörlerden birini tutturmuştum. (!)
NOT: “Gülümseten anılar” şimdi belki gülümsetiyor…Ama o günlerde ömürden birkaç yıl götürüyor.
Yazılar
- GÜLÜMSETEN ANILAR (20)
- TENİS SÖZLÜĞÜ (30)
- TENİSİN İÇİNDEN (23)