Uzun yıllar Türkiye şampiyonluğunu kimseye kaptırmayan, en fazla Türkiye şampiyonluğu olan, Türkiye klasmanının uzun süre zirvesinde yer alan, Türk tenisinin, hatta Türk sporunun unutulmaz isimlerinden biri.
Fahri İkiler: Tenise nasıl başladınız?
Nazmi Bari: 6-7 yaşlarında futbola başladım ama sonrasında tamircinin yanında işe girince devam edemedim. Bir gün ustanın verdiği fren balatasını kırınca, korkuyla Kirlof’un tenis kortlarına kaçtım. Tenise, 1945 yılında bu kortlarda top toplayarak başladım. O zamanın gençler şampiyonu rahmetli Abbas Gökpınar ile gazozuna maç yaptıkça tenis oynamaya başladım. Bir yıl kadar her gün bu maçlara devam ettik. O yazı da Büyükada’da Kirlof’un kortunda geçirmemin ardından, TED kulübündeki teşvik turnuvasına götürüldüm. İyi oynadığım maçlar sonrasında rahmetli asker Şevket Galatalı’nın TED Kulübüne antrenmanlara davet etmesiyle bir yerlere geldim.
Fahri İkiler: İlk Türkiye şampiyonluğunu kazandığınız 1952 yılından 1965 yılına kadar 12 şampiyonluğunuz var. Birine Amerika’da olduğunuz için katılamamıştınız, diğerinde ise finalde Behbut Cevanşir’e kaybetmiştiniz. Bu şampiyonalarda sizi zorlayan rakipleriniz kimlerdi?
Nazmi Bari: Bu şampiyonalarda beni zorlayan olmadı ama Ankara’daki bir turnuvada Engin Balaş karşısında zor anlar yaşadım. İlk seti kazanmama rağmen ikinci ve üçüncü seti kaybettim. Dördüncü sette maç puanı (5-3, 40-15) kurtarıp maçı çevirdim. Türkiye’de 15 senede zorlandığım tek maç buydu.
Fahri İkiler: 12 Türkiye şampiyonluğu tekrarlanması zor bir başarı. İstikrarınızı neye borçlusunuz?
Nazmi Bari: Bu 15 yıllık süreçte başarımı kondisyonuma borçluyum. Kondisyonumu yüksek tuttum, askerlikten sonra Sarıyar Barajı’nda çalıştığım sırada bile her gün 5 kilometre koşuyordum. Bu sırada da Ankara Tenis Kulübü’nde tenis oynadım.
Fahri İkiler: O yıllarda Türkiye’de salon, kapalı kort var mıydı?
Nazmi Bari: Kapalı kort yoktu, yalnız yazın oynayabildiğimiz bir spordu tenis. TED Kulübü’nün kapalı kortu benim antrenörlüğümde yapıldı.
Fahri İkiler: Tenis oynadığınız dönemde antrenörünüz kimdi?
Nazmi Bari: İlk olarak Şevket Bey’di, kitaptan okuduklarını teorik olarak anlatıyordu. Sonra İstanbul’a gelen Avusturyalı Wiese, dünyaca ünlü antrenör Avustralyalı Paul ile çalıştım.
Fahri İkiler: Nasıl bir oyun stiliniz vardı da rakipleriniz sizinle mücadele etmekte zorlanıyordu?
Nazmi Bari: Burada turnuvaya katılan Amerikalı Dortman adındaki bir tenisçiyi taklit ettim. Fileye daha çok gelerek oynanan bu stili oynadıkça benimsedim. Oyunum oturana kadar sürekli kaybettim. Oyunum oturunca set vermeden kazandığım turnuvalar oldu. Çabuk oynuyordum, karşı tarafı oyuna sokmuyordum. Bir de oyuncu olarak seyirciye oynardım, seyredenlerin hoşuna gitmeye çalışırdım.
Fahri İkiler: O dönemde Türkiye’de fileye gelerek daha atak oynayan başka bir tenisçi var mıydı?
Nazmi Bari: Sadece Şefik Fenmen bu tarzla oynuyordu ama devamlılığı yoktu. Diğer tenisçiler geri çizgide oynamayı tercih ediyordu.
Fahri İkiler: Önemli uluslararası turnuvalara da katıldınız. Wimbledon’a ve Amerika Açık’a katılan ilk Türk tenisçisi sizsiniz. Wimbledon ana tablosunda yer alamasanız dahi, çim kortta mücadele ettiniz.
Nazmi Bari: Wimbledon’da ilk, İngiliz takımı, ardından Endonezyalı takımı beş sette yendik. Sonrasında kaybettik ama yine beş setlik bir mücadeleydi. Çimen bambaşka bir oyun ama çok iyi oynadık.
Fahri İkiler: 1963 yılında Amerika Açık’ta tekler ana tablosunda mücadele verdiniz, bu turnuvanın havasını soludunuz. Gençlerden Tahsin Gürsoy da sizinle beraber gelmişti.
Nazmi Bari: 1963’deki seyahatimizden gayet memnunum. Drobny gibi büyük isimler de oradaydı. Hatta favorilerden Emerson ile buradan beraber gittik ama o da bizim gibi ilk turda elendi (Not: Bari’nin burada verdiği bilgi hatalı, Emerson turnuvada ilk turda değil, dördüncü turda kaybetti). 64’te ise ilk turda Drobny’ye sadece bir set kaybederek şampiyonluğu kazandı. 63’te iyi bir isimle, karışık çiftlerde Amerika şampiyonlarına karşı oynadık, baya çekiştik.
Fahri İkiler: 1964’te de Amerika Açık’a gittiniz mi?
Nazmi Bari: Gittim. Davet gelince gittim ama bu sefer elemelerde oynadım ve kaybettim.
Fahri İkiler: Tenisi 1965’te şampiyon olarak bıraktınız. Bıraktıktan sonra neler yaptınız?
Nazmi Bari: Her sporcu kendinden sonra isim olarak bir şeyler bırakmak ister. Benim idealim de açıkça Avrupa seviyesinde olmasa da bu seviyeye yakın bir oyuncu yetiştirmekti. Bu idealle tenis antrenörlüğüne başladım. Epey de oyuncu yetiştirdim, idealime ulaştım.
Yazılar
- GÜLÜMSETEN ANILAR (20)
- TENİS SÖZLÜĞÜ (30)
- TENİSİN İÇİNDEN (23)