Hiç kuşku yok ki, Amerikalı tenisçi, Davis Kupası’nın başlamasına öncülük ettiğinde, bu kupanın bir asırdan fazla devam edebileceğini düşünmemişti.
Davis Kupası günümüz spor dünyasının en prestijli kupası.
1900 yılında Harvard Üniversitesi’ni yeni bitiren Dwight Filley Davis (1879-1945), Boston’da bir kuyumcudan 750 dolarlık bir kupa alarak, ülkeler arasında yapılacak karşılaşmaya ödül olarak sundu. O yıl, karşılaşmalara sadece İngiltere ilgi gösterdi. İngiltere, Longwood Kriket Kulübü’nün çim kortlarında Amerika
Birleşik Devletleri’yle karşılaşmak üzere takımını Boston’a gönderdi.
Davis, okul arkadaşları Holcombe Word ve Malcolm Whitman’la birlikte Amerikan takımını oluşturdu. İlk yıl Amerika, İngiltere’yi 3-0 yendi.
Karşılaşmalara, ilk üç yıl sadece Amerika ve İngiltere katıldı.1904 yılında Kupa’ya Amerika katılmadı ama Fransa ve Belçika yer aldı.
1904 yılından itibaren challange turu uygulanmaya başladı. Belçika, Fransa’yı yenerek, bir önceki yıl kupayı kazanan İngiltere ile finalde karşılaşma hakkını elde etti.
O yıllar, şampiyon ülke challange turuna kadar maç yapmazdı. Davis Kupası’nda mücadele eden ülkeler, uzun süre şampiyon ülkenin challange turuna kadar maç yapmamasıyla sağladığı avantaja itiraz ettiler. 1900-1972 yılları arasında, Davis Kupası genellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya’nın tekeli altındaydı. Bu yıllarda İngiliz adaları ve Fransa, kupayı ara sıra kazanabildi.
Bu sistem 1972 yılına kadar sürdü.
1913 yılında, Uluslararası Tenis Federasyonu (ILTF) kurulduğu zaman, Davis Kupası Avustralya, Fransa, Federal Almanya ve diğer ülkelerin katıldığı, gerçek anlamda uluslararası bir kupa olma yolunda hızla ilerliyordu. Aynı yıl yapılan ILTF yıllık toplantısında Davis Kupası, tek resmi uluslararası takım yarışması olarak benimsendi.
Davis Kupası’nın önemini arttırmak için çok sayıda öneriler sunuldu. Bu öneriler arasında yeni kort zeminlerinin ilave edilmesi de vardı. 1960’da BETON, 1965’de ZİTF BİRLEŞİMİ, 1972’de SENTETİK ve 1975’de AHŞAP, 1965’deki yıllık toplantıda da iki ülkenin anlaşması halinde, maçların KAPALI KORTLARDA oynanabileceği konusu onaylandı.
1966’da Avrupa grubu, grup (A) ve grup (B) olarak ikiye ayrıldı. 1969’da ise, zayıf ülke takımları için eleme grupları oluşturuldu.
1970’lerde, 50’den fazla ülke kupaya katılınca, karşılaşmalar 16 ayı aşkın süreyle oynandı ve Avrupa grubu eleme grubunda oynayan bazı ülkeler kupanın asıl oynandığı yılı takip eden Ağustos ayında bile maç yaptılar. Bu durum hem kamuoyunun hem de tenisçilerin zihinlerini karıştırdı.
Açık tenisin başlaması, Davis Kupası’nda iyi bir etki yaratmadı. Uluslararası Tenis Federasyonu’nun sadece “kayıtlı” tenisçilerin oynamasına izin vermesi (profesyonellerin oynaması yasak) Davis Kupası’nın 1960’ların sonlarında ve 1970’lerin başlarında sıkıntı çekmesine yol açtı.
1968’deki yıllık toplantıya Dwight Davis Jr. da davet edildi. Toplantıya katılan delegelerin çoğu, dünyanın ünlü tenisçilerinin katılmamasıyla bu kupanın önemini büyük ölçüde yitirmesinden duydukları endişeyi dile getirdiler.
Uluslararası Tenis Federasyonu daha sonra bu kısıtlamayı kaldırdı, ancak konu 1973’de karara bağlandı. Davis Kupası, böylece önemli bir engeli aştı.
1973, Davis Kupası için önemli kararların alındığı bir yıldı. Davis Kupası, ülkelerin en güçlü takımı oluşturabilmelerini sağlamak amacıyla, bütün kategorilerdeki tenisçilere açıldı.
Uluslararası Tenis Federasyonu, uzun yıllar Davis Kupası’nı geliştirmek için yollar aradı ve 1981’de yeni bir format benimsendi. Bu formata göre, 16 güçlü ülke takımı, herhangi bir grupta yer almadan, mücadele ederken, diğer ülkeler Avrupa, Amerika ve doğu gruplarında karşılaşmalar yapacaklardı. (1986 yılına kadar, Afrika grubu oluşturulmadı.)
Terfi ve düşme sistemi ise şu anlama gelmekteydi: Grupların galipleri, birinci tura geçerlerken, grup dışı olan 4 play-off mağlubu da küme düşeceklerdi.
Grup maçlarının galipleri için yeni kupalar yapıldı. Ayrıca, Davis Kupası’nın takvim yılı içinde bitmesini sağlamak için kupanın tarihleri ona göre değiştirildi.
1981 Davis Kupası için dönüm noktasıydı. Japon NİPPON elektrik şirketi (daha sonra NEC oldu) 3 yıl süreyle kupanın sponsorluğunu yapmayı kabul etti. Kupaya olan seyirci ilgisi giderek artarken, önde gelen tenisçilerin katılması, Davis Kupası’nın prestijini arttırdı ve uluslararası en önemli takım karşılaşmaları haline gelmesini sağladı.
Ülkelerin erkek takımlarıyla katıldıkları Davis Kupası’nda, final grubu niteliği taşıyan DÜNYA GRUBU dışında 4 grup bulunmaktadır. 1900 yılında, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere arasındaki karşılaşma ile başlayan bu kupaya, 2000 yılında 136 ülke katıldı. Davis Kupası, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında yapılamadı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye, Uluslararası Tenis Federasyonu’na başvurarak Davis Kupası’na katılmak istediğini bildirdi. Ancak çeşitli imkansızlıklar sebebiyle 1946 yılında Çekoslovakya’ya gidemedi.
Türkiye, Davis Kupası’nda ilk kez 1948 yılında yer aldı. Avrupa grubundaki bu karşılaşma, İstanbul’da yapıldı ve Türkiye, Yugoslavya’ya 5 – 0 yenildi. Davis Kupası’nda ülkemize ilk galibiyeti, Nazmi Bari kazandırdı. Davis Kupası takımımız, 1952 yılında İstanbul’da İsviçre’ye 4-1 yenilirken; Nazmi Bari, Balestra’yı dört sette yendi ve Davis Kupası’nda maç kazanan ilk Türk tenisçisi oldu.
Türkiye Davis Kupası’na, Avrupa-Afrika grubunda düzenli olarak her yıl katılmaktadır.